3 Ekim 2017 Salı

DUMANSIZ HAVA SAHALARIM...

Geçtiğimiz haftasonu mezun olduğum liseye gittim 4 sene sonra ziyarete. O an durdum ve ömrümün nasıl geçtiğini düşündüm içli içli.Öyle bir geçmiş ki zaman, gözlerim doldu gene yad ettikçe. Yaşlandığını fark etmek zaman geçtikçe koymaya başlıyor bünyeye.

Her çağın kendine has güzelliği var elbet, fakat o zamanlardaki o kafalar çok daha renkli, çok daha coşkulu, çok daha sınırsız, çok daha parlak...Bambaşkadır abi o gençlik kafası, gerçekten bambaşka. Şimdiki hayallerini bile hayatın gerçeklerini içerisine dahil ederek kurguluyorsun. O gerçekler süzgecine bi takıladursun kurduğun hayaller, yok abi kafan rahat etmiyor. Hayallerimizde bile o eski huzuru bırakmadı insanlar.

Elbet malum zaman gelecek, biz de hayatta kalmak için elimizden gelen gayreti ardımıza koymadan o yaşam mücadelesine girişeceğiz. Fakat o noktaya gelemeden başkaları tarafından kurulan baskılar, vurulan hayali prangalar yıpratıyor insanları psikolojik olarak ister istemez. Evde ailen, okulunda arkadaşların ve hocaların, işyerinde patronun, dışarıda başkaları. Ne kadar görmezden gelirsen gel bir yerden vuruyor bünyene, yıpratıyor zihnini yavaş yavaş...

Ben pasif içiciliğe benzetiyorum bu durumu. Sigarayı zerre ağzına almamışsındır, fakat etrafında içen o kadar çok insan var ki yıllar sonra göğsündeki bir ağrıyla doktora başvurduğunda öğrenmişsindir ki akciğer kanserisin. O yüzden gençlik zamanlarına daha ayrı bir gözle bakarım. Çünkü gençlik zamanlarım, benim yegane dumansız hava sahalarımdı...

17 Temmuz 2017 Pazartesi

Biz Sizin Yaşınızdayken...

Merhaba dostlarım, nasılsınız bakalım? Ben bugün kendimi pimi çekilmiş bir bomba gibi hissediyorum ve patlamaya hazırım. Beni bu moda sürükleyen kibirli, gösteriş budalası insanlar sağolsun. Bugün onlara giydireceğiz, nasip kısmet olursa tabi.

Öncelikle kibir nedir, neden insanlar kibirlidir ve kibir ne kadar gerekli bir şeydir ondan başlayalım. Kibir kısaca insan egosunun kişinin kendi hatalarını ve kusurlarını hiçbir şekilde göremeyecek şekilde evrimleşmiş halidir, yani narsizm. Bu insanlar aşırı mükemmelliyetçi olmalarına karşın mükemmelliyetleri çoğu zaman kendi hayallerinden ibaret kalmıştır. Hep kendi bildikleri doğrudur, başka doğruları kabul etmez kibir sahibi insanlar, bu yüzden mümkün mertebe ciddiye alınıp da muhabbet edilmemesi gereken insanlar güruhudur bu kibirli mahluklar.


Kibir gerekli bir şey midir sorusunun cevabını az çok anladınız diye tahmin ediyorum. Gerekli olan şey egodur dostlarım, kibir değil. Çünkü egonuz sizin bu hayatta toplum içerisinde kendinizi gösterebilmenizi sağlayan bir bilinçtir. Kısacası bu hayatta kendinizden, yaptıklarınızın doğru ya yanlış olmasından, neyi düzgün neyi iyi neyi kötü yaptığınızdan emin olmanızı sağlayan bir motivasyondur. Ego kendinizi tanıyıp kendinizi ortaya koyabilmeniz için gereklidir ve kötü bir şey de değildir. Bu yüzden size tavsiyem egolu olun dostlarım, bir işi gerçekten mükemmel derecede yapıyorsanız, insanlara o işteki mükemmeliyet derecenizi gösterin ve bu konuda mütevazi olmayın. Kendinizi gerçekleştirmek kötü bir olgu değil, sadece işi insanların gözüne zorla sokarcasına gösterişe vurmayın yeter. Çünkü şuan tam da kibirin sınırındayız dostlarım.

Peki insan neden kibirli olur? Yanıtı çok basit, insanlığa sunabileceği kayda değer bir olayı yoksa bir insanın o insan ya vasıfsız olarak ortada kalır, ya da kibrine yenik düşerek kendisinde varolup da abartı derecede mükemmel olarak sunduğu meziyetleri ile , sanki dünyadaki tek mükemmel meziyet kendi sahip olduklarıymış gibi bir kafa içerisinde,  statü kazanmaya çalışır. İnsan kendi doğası gereği bulunduğu çevrede hem  sosyolojik, hem de psikolojik olarak varolmak isteyen bir canlıdır. Bu canlının varlığını gösterebilmesinin en kolay yolu kibirdir, çünkü biri size sahip olduğu bir meziyeti kendinden çok emin bir üslupla ön plana çıkararak anlatsa, siz o insanın o an anlattığı işteki uzmanlık derecesini  sorgulamaz hatta saygı bile duyabilirsiniz taa ki gerçek performansını görene dek, ki iş başvurusundan kabul görebilmek için bu bile fazlası ile yeterli kibirli dostlarım, hadin gene iyisiniz :)

Bir de son zamanlarda sürekli kendi zamanlarına gidip şimdiki nesillere küçümser gözle bakan yaşlı neslin o sinir bozucu kibirli üyelerine o kadar çok denk gelmeye başladım ki artık rahatsız edecek kıvama geldi dostlarım, böbreğimdeki taşları düşürmem lazım. Tanıdınız di mi cümleyi, hani şu "Ben sizin yaşınızdayken..." diye başlayıp, uzadıkça sizi "Adamın bir tek jigolo olmadığı kalmış!.." diye düşündüren şu malum cümle. Genelde de klasiktir o cümleler, okul okurken bu dayılarımız, yengelerimiz bakkalda çıraklık, markette kasiyerlik, yollarda taksicilik, pazarda soğuk su satıcılığı vs. Günü kurtaracak işler yapmışlar kısaca, helali hoş olsun fakat öyle bir anlatıyor ki bu insanlar bunu sanarsın Türkiye'ye NASA'yı kurmuş bu adamlar da gezegenler arası yolculuk yapıyorlarmış gibi. Dayıcığım, teyzeciğim şöyle bir gerçek var ki sizin zamanın koşulları ile bizim zamanın koşulları bir DEĞİL! Sen bana dersen ki "Bizim imkanlarımız yoktu ben hem okuyup hem de 5 kardeşime bakıyordum..." diye, ki tarihin o zamanlar 1960'lar 70'ler olduğunu düşünürsek ülke zaten siyasal bir kriz içerisine girmiş, sokaklarda anarşi hat safhada, ülkedeki gelir düzeyi düşmüş,  enflasyon tavan yapmış, halkın eline doğru düzgün teneke sıvı yağ bile gelmiyor, hepsi karaborsaya gidiyor, yokluk o biçim, kısacası ortalıkta kan gövdeyi götürüyor dostlarım. Günümüz insanları olarak bulunduğumuz konuma şükretmeliyiz bence. Fakat hiç bu adamlara şunu demeyi düşündünüz mü:
"Dayı sen böyle sayıyon tamam biz bir b*k yapmıyoruz şu hayatta kayda değer, fakat senden öncekiler Kurtuluş Savaşı'nda vatanı milleti için cepheye silah taşıyorlardı, yurdumuzdaki itilaf güçleri ile cenk ediyorlardı, Bağımsız bir Türk devleti kurmaya çalışıyorlardı,  ondan öncekiler da sanayileşmeye, ondan da öncekiler surlar, kaleler, imparatorluklar inşaa ediyorlardı. Tüm bu tarihle kıyaslayınca senin yaptıkların kusura bakma da ayçiçeği tarlasında çekirdek etmez, sen neyin kafasını yaşıyorsun? Ne bu kibir ?" bu cümleyi bi kurun bakalım ağızlarını açabiliyorlar mı?
Delirttiniz lan beni, büyüktür sayalım sevelim demeden birinizi toplum önünde haşlayasım var.

Bakın dostlarım tarih boyunca her dönemde kalifiye ve bu kalifiye insanların bir 100 katı kadar da aylak ve boş insanlar oldu. Tarihin gidişatına göre de yapılan işlerin önem sırası değişti, eskiden taş taşımak dünyanın en önemli meselesi iken şimdi amelelik olarak görülüyor. Günümüzde ise akademik kariyer daha önemli bir yere sahip. Bu yüzden size tavsiyem egolu dostlarım, hayatı sıkı takip edin, güncel olun ve en önemlisi asla ve asla BOŞ YAPMAYIN!.. Okuduğunuz için teşekkürler , bir sonraki yazımda görüşene dek dostlarım, kendinize çok iyi bakın. Hoşçakalın.

16 Haziran 2017 Cuma

İNSAN ÜZERİNE

Her insan ilk doğduğunda beyaz bir çarşaf gibidir. Zaman içerisinde çarşafın üzerine dökülen maddelerle bu çarşaf renklenir ve karakter dediğimiz olgu oluşur. Fakat bu çarşaflar istenildiği kadar güzel, sıcak renklerle bezenirse bezensin; gerçek şudur ki artık o çarşaf kirlenmiştir ve hiçbir zaman eskisi kadar bembeyaz olamayacaktır. Çünkü dünya üzerinde insanların işledikleri günahları temizleyecek bir Vanish Max mevcut değildir...
Merhaba kafası güzel okurlar. Ben sizin çakır keyf olduğunuz andaki o güzel kafanızım. Ben sizin kafanız güzel iken aklınızdan geçen o salt düşünceyim. Ben, sizin normal hayatta iki kelimeyi bir araya zor getiren, fakat bir yudum alkolle buluştuğunda çözülüp bülbül gibi şakıyan o dilinizim. Ben sizin içerken artık aynı keyfi alamadığınız malum içki şişesindeki o son yudumum...

Kafamın güzel olduğu anda yazar, buraya düşüncelerimi kusar ve rahatlarım. Bu platformda kafama estikçe dilediğim konuda yazıp çizerim; yazdıklarımı okuyup okumamak, beğenip beğenmemek, eleştirip eleştirmemek siz geceden kalma değerli okuyucuların keyfine kalmış fakat her şeyin bir yolu yordamı var; karşılıklı sevgi saygı çerçevesinde gerekli hoşgörü gösterilerek... Şimdiden keyfiniz bol, kafanız güzel olsun değerli okurlar.

SON OLARAK: Küfür ve hakaret içeren mesajlar olmadıkça her türlü fikir eleştiriyi yorumlarda tutarım; fakat yorumlara sadece ''Çamur at, izi kalsın...'' kafası ile yardıracak arkadaşların yorumlarını zerre kaale almayacağım!..